Çocuğunuzun Gelişimi ve Büyümesinde Yaratıcı Beyin Kavramı
13/04/2022
Eşi benzeri görülmeyen bir eser ortaya koyduğumuzda bunu yaratıcılık olarak tanımlarız.
Tüm insanlar yaratıcı olabilir mi? İnsanın yaratıcılık yönü geliştirilebilir mi? Yaratıcılık doğuştan gelen bir yetenek midir? Bu soruların cevabını Iowa Üniversitesi psikiyatri profesörü Andreasen’ın görüşlerine dayanarak cevaplamaya çalışacağız.
Iowa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Bölüm Başkanı olan Andreasen önce edebiyat eğitimi almış ve çalışma hayatına Rönesans edebiyatı dalında ders vererek başlamış; fakat birkaç yıl sonra doktor olursa insanlara daha fazla yardımcı olabileceğini ve kafasındaki büyük sorulara ancak tıbbi araştırmalarla cevap verebileceğini düşünerek tıp okumuş bir bilim insanı. Bozuk Beyin (The Broken Brain), Psikiyatriye Giriş Ders Kitabı (Introductory Textbook of Psychiatry), Yaratıcı Beyin (The Creative Brain) ve Cesur Yeni Beyin (Brave New Brain ) kitaplarının da yazarı. Aynı zamanda ABD Başkanı Bill Clinton tarafından 2000 yılında Ulusal Bilim Madalyası ile ödüllendirilmiş. Yaratıcılığın aktarımı ve geliştirilmesi konularında araştırmalarını yürütüyor. Bu yazımızı onun araştırmalarına dayanarak, Yaratıcı Beyin kitabıyla ilgili yaptığı bir röportajından faydalanarak hazırladık.
Andreasen yaratıcılık ile zekânın farklı şeyler olduğunu belirtiyor ve yaratıcılığı şöyle tanımlıyor: “Yaratıcılık, yaşama yepyeni bir gözle bakabilme ve bunu kullanarak işe yarayan veya güzel şeyler ortaya çıkarabilme yeteneğidir.” Ona göre, insanlığın beyin potansiyelinin tamamının kullanılmaması günümüzün en önemli sorunlarından biri. Her doğan çocuğun beyin kapasitesini doğru olarak kullanamamasının nedeni, uygun ortamı ve koşulları bulamaması. Örneğin cinsiyet ayrımcılığı, çocukların yeteneklerinin yanlış şekilde yönlendirilmesine neden olabiliyor. Bunun en büyük örneği ise kendisi.
Andreasen’ın ailesi, O’nun fizik ve matematikten çok doğa, çiçekler ve yaban hayatı gibi şeylere, yani biyolojiye yönelmesini istemiş. Ailesi lisans öğretim masraflarını karşılamış ancak doktora için onu desteklememiş. Andreasen burs kazanarak Harvard Üniversitesi’nde doktorasını yapmış, daha sonra Fulbright bursu kazanarak Oxford Üniversitesi’ne gitmiş. O günün şartlarında bir kadının profesör olması çok zordu, buna rağmen bunu başardı. Fakat profesör olduktan sonra bile kadın erkek eşitsizliğini hep hissetmiş. Bu tecrübelerinden aldığı güçle bugün iki kızını da onların ilgi duydukları alanlarda ilerlemeleri için destekliyor.
Andreasen’a göre “Tarih boyunca, insanoğlunun yaratıcı olmasında doğayı sevmek ve onu incelemek en önemli kaynaklardan biri olmuştur. Bugünün çocukları için öncelikli endişe ise doğa ile yeterince iç içe olmamaları. Çocukların kırlarda bayırlarda oynayıp çiçekleri koklamaları, merada otlayan bir ineği görüp yedikleri peynirin ondan geldiğini öğrenmeleri çok önemli. Çocuklara öncelikle doğayı tanıtmalı ve doğa sevgisini aşılamalıyız.”
Andreasen Shakespeare’i düşünerek işe başladığında onun yaşadığı dönemin günümüzle benzerliklerini ve farklılıklarını, o dönemde yaşamanın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalışmış. O da bizim gibi mi düşünüp hissediyordu? Onu motive eden güç neydi? Nasıl oldu da o harika tiyatro oyunlarını yazdı? Kişiliğin nereden geldiği, insanı yaşamda bir şeyler yapmaya iten güç, insanın merakının nereden geldiği ve nasıl olup da sonuçta belli bir kişiliğe büründüğü, kişiliğin ne ölçüde yaşanan olaylar tarafından şekillendiği gibi durumlar üzerinde devamlı düşünen psikiyatrist, insanların bazılarında içsel bir itici gücün olduğunu ve çevre şartları ne olursa olsun bu insanların durdurulamayacağını fark etmiş. Kitabında ise bunun neden veya nasıl böyle olduğu üzerinde duruyor. Kitapta bir eldiven ustasının çocuğu olan Shakespeare’in ya da Leonardo da Vinci veya Michelangelo’nun nasıl olup ta o eserleri ortaya koyduklarını sorguluyor. Her üçünün de başarıya ulaşmak için bizim bildiğimize benzer bir okul sisteminden geçmediklerini belirtiyor.
Yaratıcılık konusunda ilk çalışmayı Stanford Üniversitesi’nden Lewis Terman yaptı. Bu çalışma 1921 yılında başladı ve 1956 yılında Terman’ın ölümünden sonra da öğrencileri tarafından 2000’li yıllara kadar devam ettirildi. Terman yaratıcılık ile yüksek IQ’nun aynı şeyler olduğuna inanıyordu. Yüksek IQ’ya sahip erkek ve kız çocuklarını erken yaşlardan itibaren takip etmeye karar verdi. Terman küçük yaşta belirlenen zekâ seviyesinin bu çocukların gelecekleri hakkında ne ölçüde bilgi sağladığını öğrenmek istiyordu. Erkeklerin IQ ortalaması 151,5 ve kızlarınki 150,4 idi. Sonradan “Termitler” olarak adlandırılan bu çocuklar seksen yıldan fazla takip edildiler. Başlangıçta Termitler normal IQ’ya sahip karşılaştırma grubundakilerden daha iyi durumdaydılar. Fiziksel olarak daha güçlü, ekonomik ve sosyal yönden de daha başarılıydılar. Ancak zaman geçtikçe aralarından yaratıcı kişiliğe sahip olanların pek çıkmadığı dikkati çekti. Sadece birkaç başarılı yazar, müzisyen, aktör ve bilim insanı vardı. Yüksek IQ’larına rağmen aralarından Nobel Ödülü alan çıkmadı. İlginçtir, çalışmaya alınmak üzere değerlendirilip yetersiz bulunan ve çalışmaya dâhil edilmeyen William Shockley ve Luis Alvarez daha sonra Nobel Ödülü aldılar. Yedi yüz elli kişiyi kapsayan bu çalışma, zekâ ile yaratıcılığın birbirinden farklı şeyler olduğunu gösteren ilk çalışmaydı.
Yaratıcılığın tanımıyla ve yüksek zekayla ilgili olup olmadığı hakkındaki tartışmalar ise hâlâ devam ediyor. Terman’ın yüksek zekâ tanımlaması oldukça klasik iken zekâ seviyesini ve kronolojik yaşı esas alan testler aslında öğrenme bozukluklarının belirlenmesi için kullanılıyordu. Bu testler okul ortamında hangi çocukların başarılı olacağını ve hangilerinin yardıma daha fazla ihtiyacı olacağını belirlemek için geliştirilmiş testlerdi ve amaçları yaratıcılığı belirlemek değildi. Bu testler kullanılarak psikometrik yaklaşımla elde edilen bu tür veriler uzun bir süre dâhilikle, o da yaratıcılıkla ilişkilendirilirdi. Bu bakış açısına göre, yüksek IQ’ya sahip kişilerin yaratıcı olduğu veya yaratıcı olan pek çok kişinin dâhi olduğu düşünülüyordu. Fakat bugün artık yaratıcılık ve zekânın farklı şeyler olduğu biliniyor. Terman’ın çalışmaları da bunu göstermiştir.
Zekâ konusunda yapılan bazı tanımlamalar da yaratıcılık tanımını etkiliyor. Bazıları zekâ ile yaratıcılığı karıştırıyorlar. Ama Howard Gardner gibi “çoklu zekâ” tanımı yapan bilim insanları da var. Gardner zekâ testinin yetersiz olduğunu öne sürüyor. Ona göre her bireyin farklı sınıflandırmalara ve yeteneklere sahip zekâları var. Örneğin matematik için ayrı, dans edebilmek için ayrı bir zekâ var. Bunlardan yalnızca bazıları yaratıcı zekâ ile örtüşüyor. Bir diğer tanımlama ise yaratıcı kişinin, o konuda bilgisi olan çağdaşları tarafından yaratıcı sayılmasını şart koşuyor. Bu da yetersiz bir tanım. Çünkü çok sayıda yaratıcı insan, örneğin Mendel, Shakespeare, Van Gogh ancak ölümlerinden sonra keşfedilmişler. Durum böyle olunca tanım hakkındaki tartışmalar da devam ediyor. Ünlü psikiyatrist ise yaratıcılığı şu şekilde tanımlamayı tercih ediyor: “Yaratıcılık yaşama yepyeni bir gözle bakabilme ve bunu kullanarak güzel veya işe yarayan şeyler ortaya çıkarabilme yeteneğidir”.
Yaratıcı Beyin kitabı için ünlü oyun yazarı Neil Simon ile uzun röportajlar yapan bilim insanı onun kişiliğinde de yaratıcı insanlarda ortak görülen özellikleri tanımlıyor. Simon yaratıcı anlarını anlatırken “bilinçli olarak yazmıyorum, sanki omzumda esin perisi oturuyor” diyor. Çoğu yaratıcı insan hemen hemen aynı şeyden bahseder, özellikle sanat dallarında olanlar. Ne diyeceklerini veya ne yazacaklarını o ana kadar bilmiyorlar, ama o anda içlerindeki bir şey yapacaklarını üretiyor, bilinçli olarak değil bilinçdışından gelen bir şey. Bununla beraber bilimde durum farklı olabiliyor. Yaratıcılık her zaman duygusal kaynaklı olmak zorunda değil. Biliş ve duygunun birbirinden ayrı düşünülmemesi gerektiğine inanmakla birlikte yaratıcılığın biliş-duygu yelpazesinde bilişe yakın bir yerden kaynaklanması olası. Bazı insanlar bir problemle karşılaştıklarında onu aşırı gayret ve çalışma ile çözebileceklerini düşündüklerini, ama asıl çözümün beklenmedik bir şekilde aniden kafalarında belirdiğini ifade ediyor. Böyle bir çözüm ise duygusal olmaktan çok bilişle ilgili görünüyor. Çözülmeye çalışılan problem zihinde bilgi ve tecrübelerle bir arada yoğrulup, yeni bağlantılar kurulunca, yepyeni bir çözüm ortaya çıkıyor. Sanatta yelpazenin duygulara yakın bölümü daha çok kullanılıyor olabilir.
Farklı dünyalarda yaşamak çok önemli. Örneğin siz hem müzik hem de bilim dünyasında yaşıyorsunuz, ben hem bilim hem de sanat dünyasında yaşıyorum. Bilim dünyasının farklı dallarında yaşıyorum, bir yandan biyolojide diğer yandan mühendislikte ve psikopatolojide yaşıyorum. Şimdilerde moleküler biyoloji öğrenmeye çalışıyorum. Birbirinden farklı dallar arasında ne kadar çok ilişki kurarsanız, orijinal bir şeyin ortaya çıkma olasılığını da o kadar artırmış olursunuz. Bu, insanın bulunduğu ortamdan ayrılıp örneğin bilimsel konferanslara gitmesi gibi durumlar için de geçerli. Yani aslında buradan çocuklarımızı çok yönlü olarak beslememiz gerektiğini çıkarmalıyız. Onları bilimin, sanatın ve sporun farklı dallarından beslenmeleri için teşvik etmeliyiz.
Dr. Andreasen yaratıcılığı modern bilimsel tekniklerle araştıran ve çok sayıda uluslararası ödüle sahip olan bir bilim insanı, Amerikan Sanat ve Pozitif Bilimler Akademisi’nin ve Amerikan Bilimler Akademisi’ne bağlı tıp enstitüsünün üyesi. Psikiyatri alanında dünya çapında en prestijli dergi olan The American Journal of Psychiatry’nin on üç yıl baş editörlüğünü yapmış olan Dr. Andreasen, nöroloji konusunda çalışan bilim insanlarını bir araya getiren organizasyonlarda da hem kurucu hem de aktif üye olarak görev yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir. Dr. Andreasen’ın yaratıcı insanlarda gördüğü ortak özellikler kendilerini bulundukları ortamdan soyutlamaları, güçlü duygular yaşamaları ve konsantre olmalarıdır. Yaratıcılık akılcı ve mantık kurallarını takip eden bir süreç değil. Yaratıcılığın nasıl ortaya çıktığını bilinmiyor, çünkü kendiliğinden gelişiyor. Yaratıcı kişilerin beyni devamlı olarak fikir ve düşüncelerle dolu ve devamlı fikir ve düşünce dünyasında dolaşıyorlar. Yaratıcı kişiler çok iyi birer gözlemciler. Çoğu zaman sanki görünmez olup diğer insanlar farkına varmadan dünyayı gözlemliyorlar. Dr. Andreasen her insanda var olan yaratıcılık potansiyelini açığa çıkarabilmek için yapılacakları şöyle sıralıyor: Kendinize daha önce hakkında hiçbir şey bilmediğiniz yeni bir alan seçin ve o konuda derinlemesine bilgi edinin. Her gün zamanınızın bir kısmını meditasyon yapmaya veya hiçbir şey yapmadan sadece düşünmeye ayırın. Gözlem yapmaya ve gözlemlerinizi kâğıda dökerek tanımlamaya veya anlatmaya çalışın. Hayal gücünüzü kullanın ve hayal edin.
Andreasen’ın paylaştıklarından yola çıkarak, çocuklarınızın yaratıcılığını geliştirmek için onları gözlemlemeli, onların ilgi alanlarını köreltmeden pekiştirmeli, onları farklı alanlarla beslemeli, öğrendikleri hakkında onlarla konuşmalı, görüşlerini almalı ve onlarla birlikte gözlemleyerek hayal etmelisiniz.
Son Bloglar
Bugünlerde dijital hayatımızın çoğunu yöneten bulut depolamanın ne olduğunu biliyor musun? Etrafımız onunla çevrili. Bulut depolamayı kullanarak e-posta gönderiyor, en sevdiğimiz diziyi izliyoruz. Her hareketimizi bizim yerimize takip ediyor ve bir yere ulaşmamız için hangi yöne dönmemiz gerektiğini, ne kadar ilerlememiz gerektiğini söylüyor. Peki, bulut nedir?
Çocuklarda Dikkat Becerisi Neden Önemlidir ve Bunu Nasıl Eğitebilirsiniz?
Dikkat, çevredeki çeşitli uyaranlardan yalnızca anlık ihtiyaçlar ve amaçlar doğrultusundaki uyaranlarla ilgilenmeyi sağlayan sinir sisteminin bir işlevi olarak tanımlanır. Diğer bir ifadeyle, duyular ile alınan çevredeki uyaranlardan herhangi birinin belli bir amaca göre seçilip ayıklanması işlemidir.
Kuzeyin Büyüleyici Işıkları Auroralar
Aurora, öncelikle her iki yarım kürenin yüksek enlemlerinde yani kutuplara yakın kısmında meydana gelen, gece gökyüzünde gözüken renkli ışıktır. Kuzey Yarımküre’deki auroralara kuzey ışıkları veya aurora borealis denir. Güney Yarımküre’de auroralara güney ışıkları veya aurora australis denir. Auroralar, Roma’nın şafak tanrıçasından adını alır.
Yaz Döneminde Çocuğunuzun Gelişimini Nasıl Destekleyebilirsiniz?
Yaz tatilleri birçoğumuz için “çocukların çocuk olabileceği” kaygısız ve mutlu bir dönem. Dışarıda doğada olmak; aile ile birlikte zaman geçirmek; müzelere, kütüphanelere ve parklara geziler düzenlemek gibi zenginleştirici deneyimler,
Enerji Verimliliği ve Enerji Tasarrufu İçin Neler Yapabiliriz?
Enerji verimliliği, binalarda yaşam standardının ve hizmet kalitesinin, endüstriyel işletmelerde ise üretim kalitesinin ve miktarının düşüşüne neden olmadan, verilen hizmet veya ürün başına tüketilen enerjinin azaltılmasıdır. Bu sayede enerjiden tasarruf etmiş oluruz.
Çocuğunuza Çevre Bilincini Nasıl Kazandırsınız?
Öğrenmenin doğumla başladığı ve erken yaşlardaki öğrenmenin sonraki yaşlardaki öğrenmeye temel oluşturduğu gereğinden yola çıkıldığında, temel eğitimin de doğumla başlaması gerektiği çok açık ve yadsınamayacak bir sonuçtur.
İnsanlar Neden Ortak Bir Ölçüm Sistemine İhtiyaç Duyarlar?
Bir şeye “objektif” yani nesnel demek, o şeyin herkes için aynı anlama sahip olduğu ve kişiye göre değişken olmadığı anlamına gelir. Bilim de nesneldir. Yani bilimin ürünleri (teoriler, yasalar, deneysel sonuçlar ve gözlemler), dış dünyanın doğru bir temsilidir.
Çocuğunuzun Gelişimi ve Büyümesinde Yaratıcı Beyin Kavramı
Eşi benzeri görülmeyen bir eser ortaya koyduğumuzda bunu yaratıcılık olarak tanımlarız.
Bilim, evrenin ya da evrendeki olayların bir bölümünü ele alıp birtakım...
Çocuğunuza İlk Yardımı Nasıl Öğretirsiniz?
Çocuklarımızı merak eden, düşünen ve akıl yürüten bireyler olarak yetiştirmeyi...
Elektronik Cihazlar Çocuğunuzun Gelişimini ve Sağlığını Nasıl Etkiliyor?
Herkesin özellikle çocukların günlük yaşamında büyük rol oynayan elektronik...
Sporun bilim veya mühendislikle alakası olmadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Peki...
Çocuğunuzu merak etmeye nasıl teşvik edebilirsiniz?
Çocukların çevrelerinde gördükleri her şey onlar için yeni bir durumdur. Doğayı, mevsimleri,....
Aşı Bizi Hastalıklardan Nasıl Korur?
İnsanları ve hayvanları hasta edebilecek virüs ve bakteri gibi..
Çocuğunuzun İlgi Alanlarını Nasıl Keşfedip Geliştirebilirsiniz?
Her çocuk kendine has birçok yetenek ve beceri ile dünyaya gelir...
Kara delikler Çarpışırsa…
Kara delikler belki de evrendeki en ilginç ve gizemli gök cismidir. Bir kara de...
Matematiğin en ünlü sayısıyla tanışın: Pi sayısı, yani 3,1415926535897932384626433…
Bilgisayar oyunu oynuyor musun? O halde e-spor nedir duymuş olabilirsin. Eğer duymadıysan şimdi yazımızı okuyarak her zaman...
Çocuklara Kitap Okuma Alışkanlığı Nasıl Kazandırılabilir?
Kitaplardan hepimizin öğreneceği pek çok şey var, belki de en çok çocuklarımızın. Daha küçük yaşta onların dünyalarını ...
“Sıfır Atık” İçin Sürdürülebilir Paketleme
Sürdürülebilirlik; çevrenin korunumu, ekonomik kalkınma ve sosyal gelişim olmak üzere üç bileşene sahip ve bu üçü...
Çalışan Ebeveynler için Pandemi Sürecinde Çevrimiçi Eğitim Rehberi
Neredeyse bir yıla yakın süredir Türkiye’de ve dünyada, pandemi koşulları dolayısıyla eğitim çevrimiçi olarak sürdürülmekte...
STEM Eğitimiyle Teknoloji Çocuklar İçin Bir Çözüm Yöntemi Olsun
Çağımızın bir zorunluluğu olarak çocuklar teknolojiyle iç içe büyüyor. Dijital dünyanın bilinçli bir kullanıcısı olmaları ve bu sektör...
Kriptoloji 101: Şifre Oluşturma ve Kırma Bilimi
Arkadaşınıza önemli bir bilgi vermeniz gerektiğini düşünün; onun haricinde kimsenin bu bilgiyi öğrenmesini istemiyorsunuz...
Bakış Açımızı Değiştiren Fotoğraf Lensleri
Ünlü Amerikalı fotoğrafçı Dorothea Lange 1900’lü yıllarda “Fotoğrafçılık zamandan bir an alır ve onu sabit tutarak hayatı deği...
Evrenin Dev Mıknatısı Magnetarı Keşfe Çıkıyoruz!
Güneşimizin yerinde kendi etrafında saniyede yüzlerce kez dönebilen ve etrafa düzensiz gama ışınları saçan bir magnetar olduğunu düşünü...
IOT (Nesnelerin İnterneti) ile Bizi Gelecekte Ne Bekliyor?
Yorucu bir günün ardından eve gitmek için arabanıza bindiğinizi düşünün. Arabanız GPS sisteminden eve gitmek için yola çıktığınızı buzdolabınıza haber ...
Basit Makineleri Tanıyalım
Önünüzde kocaman bir oyuncak kutusu olsun. Siz bu kutuyu kaldırıp masanın üstüne koymak istiyorsunuz ancak kutu çok ağır...
Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi
Günümüzde teknolojinin ilerlemesiyle birlikte hayatımıza pek aşina olmadığımız ama çokça duyduğumuz bilgisayar terimleri girdi. Mesela yapay zeka ve...
İzleyen herkesi etkileyen ve heyecanı doruklara çıkaran özel efektler özellikle sinema ve televizyonda izlediğimiz filmleri unutulmaz kılıyor. Oldukç...
İcadımı/Buluşumu Nasıl Korurum?
Zamanda küçük bir yolculukla yazımıza başlayalım. Tarihlerimiz milattan önce 3500’ü göstersin. Kendinizi Mezopotamya topraklarında yaşayan biri olarak hayal edin...
İnovasyon ve İcat Arasındaki Farklar
Son zamanlarda sıkça duyduğumuz, gelişen teknoloji ile hayatımıza giren bir kavram var; inovasyon. Peki, inovasyon ve icat ile arasındaki fark nedir?
Çocuklarınızla Birlikte Evde Yapabileceğiniz Birbirinden Keyifli Aktiviteler
Ülkemizde de görülen koronavirüs sebebiyle hepimiz evlerimizdeyken ve okullar kapanmışken, çocuklarımızı mutlu, sağlıklı ve motive etmenin yollarını arıyoruz.
Sinema ve Görsel Efektler
Sinema birçoğumuz için eğlenceli bir aktivitedir. Büyük bir ekranın ve kaliteli bir ses sisteminin olduğu odaya girip kendimizi bir başkasının yaratt...
Bilgisayar Programcıları Ayrıştırmayı Nasıl Kullanır?
Ayrıştırma, sorunları daha kolay ele almak ve hataları tespit etmek için; problemleri küçük parçalara bölerek çözdüğümüz bir sistemdir.
Bilgisayarlardan Robotlara
’Robot’’ kelimesi hayatımıza bir tiyatro oyunu ile girmiştir.Karel Capek isimli Çek yazar, yapay zekaya sahip robotlar ile ins...
Bilgisayarlar bugün her yerde olsa ve işleri çok hızlı yapabilse de, geçmişte çok daha yavaş ve çok daha büyüklerdi. Örneğin 1930’lu yıllarda evine...
Çocuklar İçin Temel Kodlama
Kodlama; belirli bir görevi gerçekleştirmek için bilgisayara talimat verme yöntemidir. Ayrıca “yazılım programlama” veya “bilgisayar programlama” ...
Bilgisayarların İstediğimizi Yapmasını Nasıl Sağlıyoruz?
Kodlama; belirli bir görevi gerçekleştirmek için bilgisayara talimat verme yöntemidir. Ayrıca “yazılım programlama” veya “bilgisayar programlama” ...
Kodlamada Değişkenler Nasıl Kullanılır?
Bilgisayar programlama dilleri; verileri tutabilmek için değişkenleri kullanır. Değişkenler; bilgisayar oyunlarında puanları h...
Hiç karda yürümüş müydün? Ardında bıraktığın ayak izleri nasıl da gelmiş olduğun yolu gösteriyordu değil mi?
Bir şeyler üretmeyi sever misin? Belki ileride bir mucit, bir mühendis, bir mimar ya da bir tasarımcı olmanın hayalini kuruyorsundur. ...
Bilgisayara ne yapacağını söylemek için kodlar kullanılır; fakat kod yazmadan öne bir algoritmaya ihtiyaç duyulur.Algoritma,..
Her gün yüzlerce kez ‘algoritma’ kullandığını biliyor muydun? ‘Algoritma’ kelimesi biz çocuklar için pek fazla ilgi çekici olmayabilir. Aslına...
Özellikle hava sıcaklığının en yüksek seviyelere ulaştığı yaz aylarında, orman yangınları da artış gösteriyor.
Küresel İklim Değişikliğinin Farkında mısın?
İklim, bir yerde uzun yıllar boyunca görülen ortalama hava durumudur. İklim değişikliği, bu ortalama koşullarda bir değişimdir. Yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının yarısı yeryüzünden yansır. Atmosferimiz, sera gazı olarak da nitelendirilen gazlar sayesinde yeryüzünden yansıyan güneş ışınlarının bir kısmını tekrar yeryüzüne gönderir.
Daha önce mayalanma kavramını, pastörizasyon yöntemini ya da kuduz aşısını duydun mu? Mayalanmaya (fermantasyona) mikroorganizmaların neden olduğunu keşfeden, pastörizasyon yöntemini geliştiren ve kuduz aşısını bulan, Fransız kimya ve biyoloji bilgini Louis PASTEUR’dür.
Enerji kaynakları, günlük yaşantımızın bir parçasıdır ve birçok aktivitemiz için enerjiye ihtiyaç duyarız.
Bilgisayarların Gizli Dili
İnsanlar yerine bilgisayarlarla konuşabildiğimiz bir dil düşünün, hangi dildir bu? Doğru bildiniz programlama dili!
Bir İnsan İçin Küçük, İnsanlık İçin Büyük Bir Adım
Bugün sahip olduğumuz bilginin elde edilmesini sağlayan en büyük sebepler nelerdir?
Hava Durumu Tahminleri Nasıl Yapılır ?
Siz de hava tahminlerinin nasıl yapıldığını merak ediyor musunuz? Hava güneşli mi olacak yağmurlu mu? Belki de kar yağacak! Evden çıkmadan sen de hava durumuna bakar mısın?
GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRECEK OLAN KÜÇÜK ADIMLAR
Doğal kaynaklarımızın sınırlı olduğu gerçeğini ne yazık ki her geçen gün daha somut şekilde deneyimliyoruz. Bu farkındalıksa hem bireyleri hem de devletleri sürdürülebilir kaynaklara ve sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemeye yönlendiriyor.
Altın Oran: Matematik ve Sanatın Büyülü Dansı
Altın Oran matematik ve sanatın ortak bir dilde buluştuğu, büyülü bir orandır. Bu oranın gizemini keşfetmek, doğanın ve sanatın derinliklerine bir yolculuğa çıkmak gibidir ve bizi evrenin güzelliklerini daha derinden anlamaya yönlendirir.
Çocuklarda Dijital Okuryazarlık
Çocukların Dijital Okuryazarlığını Geliştirmek Onları Geleceğe Hazırlamak için Önemli Bir Adımdır
Bilimsel Süreç Hangi Aşamalardan Geçer?
Bilimsel süreç, yeni bilgilerin keşfedilmesi, mevcut bilgilerin doğrulanması veya mevcut bilgilere yeni bakış açıları kazandırılması amacıyla izlenen sistemli yaklaşımdır. Örneğin, Isaac Newton’un ağaçtan kafasına düşen bir elma sonucu, bir aydınlanma anı yaşamasına ve yer çekimini keşfetmesine neden olan, aslında bilimsel yöntemdir
Sanat ve mühendislik, genellikle birbirinden farklı disiplinler gibi görünse de, aslında birbirini tamamlayan ve etkileşim içinde olan iki ayrı daldır. Her ikisinin de çıkış noktası insanların sınırları olmayan hayal gücüdür.
Çocukların Güvenli İnternet Kullanımı İçin Neler Yapabilirsiniz?
Çocuklar için internet, kaynaklara erişimde eşsiz bir olanak sunmakla birlikte, çeşitli risklerin de bulunduğu bir ortam olabilir. Kişisel bilgilerin güvenliğini zedeleyecek saldırılar, siber zorbalık, uygunsuz içeriklere maruz kalma ve zararlı yazılımlar gibi tehlikeler, çocukların çevrim içi dünyada karşılaşabileceği riskler arasında yer alır. Ayrıca, internet bağımlılığı, oyun bağımlılığı gibi bağımlılıklar çocukları sosyal yaşamdan uzaklaştırabildiği gibi bazı oyunların içeriği çocukların saldırganlık gibi olumsuz davranışlar göstermesine neden olabilir. Bu nedenle, ebeveynlerin çocuklarının çevrimiçi etkinliklerini izlemeleri, rehberlik etmeleri ve güvenli bir çevrimiçi deneyim sağlamak için önlemler almaları kritik önem taşır.
Doğaya Saygılı Bireyler Nasıl Yetiştirilir
Doğaya saygı; doğal çevreye, bitki ve hayvan yaşamına, ekosistemlere yani doğanın bütününe saygı duymaktır. Onu sadece bazı ihtiyaçlarımız için kaynak olarak görmemek ve onun bizimle birlikte var olan, aramızdaki dengeyi korumamız gereken bir yaşam biçimi olduğunu anlamaktır. Doğanın kendi içindeki dengesi ve düzenini bozmamak, ekosistemlere zarar vermemektir.